Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

3 Kasım 2010 Çarşamba

bugün bunları yaptım...

Sabah telefonun alarmıyla uyandım, kaloriferi yaktım. Tabii ki, odun ya da kömür taşımak zorunda değilim, sobayı tutuşturmak zorunda değilim. Sadece yuvarlak bir düğmeyi çevirdim. Sonra telefonun saatini 20 dakika sonraya ayarladım ve tekrar yattım, kendimi sıcacık yorganın altına yayıverdim.
Alarmın sesiyle artık kendimi iyice uyandırmam gerekiyordu. Kalkıp alarmı kapattım ve yüzümü yıkadım, kremlerimi süründüm ve yüzüme masaj yaptım, göz kapaklarımı yanlara doğru çekip göz kapaklarım için jimnastik yaptım.
Mutfakta küçük bir tencereye dün akşam pişmiş yayla çorbasından koydum ve altını yaktım.
Kızımın odasına gidip, haydi uyan artık dedim. Neyse ki, çabuk uyanan bir kızım var.
O yavaşça banyoya doğru giderken giyindim.
O giyinirken, çorbayı kaselere koyup masaya getirdim.
Kahvaltı niyetine yenen çorbadan sonra tabaklar kalktı, masa toplandı.
Makyajımı yaptım, parfümümü sıktım ve evden çıktım. Kızım servisi daha geç geldiği için evde kaldı.
Minibüse bindim, ücrete zam geldiğini öğrendim.
Sonra arkadaşım beni arabasıyla aldı ve işe gittik.
İşyerine girdikten sonra, bir anda dünya sadece orası oluveriyor. Bilgisayarın önünde geçen zamanlar, üstlere sorunların cevaplarını vermeye çalışılan zamanlar... Kahve molası, yemek arası, çay saati ve toplantılar...
Arada birbirine kızmalar, şakalaşmalar, sorular, yanıtlar, gidip gelmeler ve geçen zaman...
Ah,işte çıkış saati...
Yine trafik, bu sefer biraz yorgunluk, kafada yeni planlar, ne yemek yapılacak, televizyonda hangi programlar var, neler seyredilecek, yarına hava nasıl olacak?
Evin kapısına varıldığında rahatlıyorum, kabuğuma geri döner gibi, korunaklı kalemin güvenli sınırlarında olmanın rahatlığı...
Kapıdan girdikten sonra sanki her şey bitmiş oluyor, başka bir zaman boyutuna geçiyorum. İş kafamdan tümüyle çıkıyor, artık başka biri oluyorum, hem anne hem ev kadını...
Banyo zamanı, suyun üzerimden akarken götürdüğü negatiflikler öyle güzel hafifletiyor ki... Banyodan çıktığımda kendimi yepyeni hissediyorum.
İnternette biraz zaman geçirme, bir şeyler yazma ve biraz televizyon, kızımla ilgilenme, yemek yapmak, yemek yemek, kızımla yatak sohbeti...
İşte bir gün daha bitti.
Bir günde yapacak daha başka şeyler de var, kitap okumak, spora gitmek, sinemaya ya da tiyatroya gitmek, dansa gitmek, arkadaşlarla buluşmak...
Sadece yapılacak tek şey var: Hayatın tadını çıkartmak, geri kalan sadece araç, neyi seçerseniz seçin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder