Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

18 Kasım 2010 Perşembe

Aman Allahım, ben evde mi kalacağım?

Ben çalışmayı seviyorum. Yıllardır çalışıyorum. Evde kalmak zorunda kaldığım hastalık günlerimde ya da evde geçirmeyi seçtiğim izin günlerimde en sevdiğim şeylerden biri televizyonda film seyretmek... Bazen de film biter ve arkasından başka kanala zaplarken bir kanalda kalıveririm.
Dün de öyle oldu, kendime biraz reiki vereyim diye çektiğim işkencenin haddi hesabı yok.
Çünkü televizyona bakarken birden bir evlilik programı başladı... bayramın ikinci günü... canlı yayın...
Canlı yayın demek, o sırada o insanların orada olması demek...Bazı programlar için mantıklı ve olması gereken bir durumdur, özellikle konukların söylediklerinin montajlanmaması gerekiyorsa...
Ama bayramda, insanların yakınlarını ziyaret edecekleri bir günde canlı yayın yapmanın ne anlamı var?
Haydi, insanlar canlı yayın yapmak istedi, oraya gidenler neden bir bayram gününde oraya gitmeyi seçerler?
Bir müzik, bir canlılık, bir göbek atma, bir ıslık, bir çığlık, nasıl eğleniyorlar! Andy Warhol'un toz olmuş kemikleri gülüyor, herkes 15 dakikalığına ünlü olmayı başarıyor artık. Dünün yıldızı, üstünde kırmızı bir t-shirt, onun üstünde mavi,  kocaman bir düğmeyle tutturulmuş mor bir bolero giymiş, kendinden geçmiş gibi göbek atan bir kadındı, varsın adı olmasın, o ünlü oldu.
Evlenme isteğiyle, seçilmiş koltuklara oturanların yaş profilleri ve durumları ayrı bir korkunçluk arzediyordu. 22 yaşında bir bayan, 25 yaşında bir erkek, 27 yaşında bir erkek, 33 yaşında bir bayan ve biraz daha yukarısı...
25 yaşında bir erkek ne yaşamıştır ki, ne kadar un elemiştir ki, hemen eleğini asmak ister? Ya da 22 yaşındaki kadının evlenmekten başka bir amacı mı kalmamıştır bu hayatta?
Ben dumur içinde, elim böğrümde kalakaldım.
Hele de Konya'dan katılan ve acı çeken, iki evlilik geçirmiş, üçüncü evliliği için koca aramaya gelmiş kadın çenemin karnıma kadar inmesini sağladı. Kadın acı çekiyordu, çünkü ilk defa bir bayramı oğlundan ayrı geçiriyordu... Neden? Oğlunun hiç tanımadığı, hatta kendinin de hiç tanımadığı bir adamı bulmak, 70 milyonun gözü önünde buluşmak için...
Herkes bayramı 'bütün İslam aleminin kurban bayramı kutlu olsun' şeklinde büyük bir vakurla kutladı. Neyse, haksızlık etmişim, aslında onlar sadece yakınlarının değil, bütün İslam aleminin (düşünün büyüklüğü) bayramını kutlamak için televizyona çıkmışlar.
Evlenmemek dünyanın sonu mudur? Kendini tanımayan, hayatını başkalarının sırtına, omzuna dayanarak sürdürmeye çalışan insanların evliliği ne kadar sağlıklı olabilir? Madem evli olmak istiyorsunuz, o zaman niye boşanıyorsun iki kocadan da? Bu evlilikler neden sürmüyor, benim buradaki rolüm, hatam neydi diye niye sorgulamıyorsun? Neden çocuğun için bir şeyler yapmak yerine sadece evlilik, evlilik diye tutturuyorsun?
Bir arkadaşımla şokumu paylaştığımda, bir süre sonra alışıyorsun ve gülmek için izliyorsun dedi.
Allahım, gülmek istemiyorum. Ben alışmak istemiyorum.
O kadınlar ki, Kurtuluş Savaşı'nda evlerini bırakıp cepheye silah taşıdılar, o kadınlar ki çocuk doğuruyorlar, o kadınlar ki çocuk yetiştiriyorlar... Bu kadınlar ne yapıyorlar? Nasıl çocuk yetiştiriyorlar?
Çocuk yetiştirmek sadece bir çocuk yetiştirmek değildir. Çocuk büyütmek geleceğini yaratmaktır. O çocuğun hayatını yaratmaktır, ileride birlikteliklerinin tohumunu atmaktır, geleceğin geleceğini yaratmaktır, torunlarını sevmektir.
Bir ülkenin geleceği aslında kadınların elindedir.
Ama neler oluyor şimdi?
Sistem yürüsün diye evlilik pompalanıyor, evli olmayan ikinci sınıf vatandaş sayılacak korkusuyla, televizyon ekranında bekarlık ya da dulluk hastalığına ilaç aranıyor.
İşte aslında sadece evlilik değil olay, biz sadece görüneni görmeyi seviyoruz, çünkü düşünmek yoruyor. Bu programların arkasında insanların düşünmesini engellemek, insanların enerjisini düşürerek yönetmek, geleceği yok etmek var.
Bilmem, yanlış mı düşünüyorum?
Bir de eklemem gereken şey, programın başında çalan ve eşliğinde göbek atılan şarkılardan birinin sözleri şöyleydi:
Asmalarda üzüm, yosmalarda gözüm.... yapacağım çapkınlık...
Yani kısaca evlenirim, ama yola devam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder