Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

17 Kasım 2010 Çarşamba

bugün detoks günü...

Bugün karaciğer detoksu yapmaya niyet ettim. İngiliz tuzu çözeltisini içmem gerekiyor. İki gündür  bu yüzden kıvranıyorum. Tadı o kadar kötü ki... Bir de üstüne ishal olma durumu var, ama dökülen taşları görmek muhteşem bir duygu.
Karaciğerde öfke depolanıyor. Onca, yüzlerce, milyonlarca karaciğer ameliyatlarını düşünürsek, insanların ne kadar öfkeli, öfkelerinin ne boyutlarda olduğunu da görebiliriz.
Ben de yıllarca öfkemi içimde tuttum, arada düdüklü tencere gibi dışarıya fısladım, ama ifadesi bastırılmış bir şekilde öfkesini tam ifade edemeyen, istediği gibi ifade etmediğinde daha da öfkelenen biri olarak hiçbir yerinde çatlağı olmayan bir kısırdöngünün içinde yıllarca döndüm durdum.
Bir reklamda 'kontrolsüz güç, güç değildir' cümlesi beni kendime getirdi. Eğer öfkemi kanalize edemiyorsam ve onun esiri oluyorsam, gücümü kullanmıyorum demektir ve bir yerde aslında öfkenin esiriyim demektir.
Esaret beni irite şeylerden oldu her zaman. O yüzden Kurtuluş Savaşı'nın her konuşulduğu anda gözlerim yaşarır, her Cumhuriyet Bayramı kutlamasında ağlarım. İşte bu yüzden kendi kurtuluş savaşımı başlattım.
İlk başlarda sadece ifademi kullanmak gerektiği için çok zorlandım. Ama şimdi cümlelerimi daha sakin ve net kuruyor, kendimi ifade ettikçe hafifliyorum.
Bir arkadaşım 'tesadüf'le beni aradı ve karaciğer detoksunu duyunca, işte benim de yapmak istediğim şey bu, diyerek bana gelmeyi önerdi. Ben de bu şekilde İngiliz tuzunu içerken bana psikolojik destek verecek birini bulmuş oldum. Şimdi tek sorun tuvaleti kısa sürede terk etmek.
Niyet alınca her şey o kadar da güzel düzenleniyor ki, biz istedik bir göz, Allah verdi iki göz gibi bir durum.
Teşekkürler sevgili evren...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder