Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

30 Aralık 2010 Perşembe

Satori...

Çocukken en sevdiğim oyunlardan birisi ‘Kızmabirader’ idi. Hem zar atmak heyecan yaratırdı hem de oyun arkadaşlarımı geçme çabası.

Evde oyun oynamak, bir masa etrafında toplanmak da çok zevkli, hele ki soğuk kış günlerinde, sıcak evden dışarıya çıkmak istemeyince. Son zamanlarda favori oyunumuz ‘Satori’ oldu. Bir zamanlar sadece ruhuma yönelmişken, son zamanlarda artık ruhsal olarak ne istediğimi öğrendikten sonra, insanın ruh-zihin-beden olarak bir bütün olduğunu ve hepsi dengedeyken daha doyumlu olunduğunu farkettim. Satori- Radikal Affetme oyunu da bu konuda büyük farkındalıklar getiren  eğlenceli,zevkli  bir macera sunuyor insana.

Dört kişi kendine istediği renkte bir piyon seçtikten ve zar attıktan sonra macera başlıyor. Herkes kendine bir konu ve bir olay kartı çekiyor ve sonra çektiği kartlara istinaden neler yaşamış olabileceğini anlatıyor. Oyun zaten kendi kendini anlatan tanımlarla dolu kutucuklar üzerinden devam ediyor, amaç kurban konumundan çıkıp affetmeye giden yolda ilerlemek, bunu yaparken de farkındalık, teslimiyet kapılarından geçiliyor. Eğer oyun sırasında algılarınızı kendinize doğru açık tutabiliyorsanız, kendinizi yargılamadan olanı biteni açık yüreklilikle kendinize açıklayabiliyorsanız bir çok konu da aydınlığa ulaşıyor.

Büyüdüğümüzü sanıyoruz, çok ciddi şeyler yapıyoruz, içimizdeki çocukları bir yerlere sıkıştırıp kapatıyoruz ve hayatın böyle bir şey olduğunu düşünüyoruz. Ben çok ciddi bir ailede büyüdüm, gülmek yasaktı, eğlenmek, sofrada konuşmak yasaktı, nerede ne yapılması gerekliyse o yapılırdı, sofrada sadece yemek yenirdi, sadece televizyon izlenirdi. Çocuğum büyürken bir yandan çocuğuma ilk üç yıl ben baktığım için, ona neler verebildiğimi, nasıl davrandığımı, nasıl konuştuğumu çok iyi farkettim, farketmek istemediğim zamanlarda bile bunu gözüme sokmayı başardı sağolsun sevgili kızım. İşte o zaman ne kadar ciddi olmaya çalıştığımı ve hayatın zevkli anlarının içine ettiğimi anladım.

Bu oyun da beni bundan kurtarıyor biraz biraz… hem eğleniyorum hem de kendimi keşfediyorum. Daha da ne olsun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder