Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

26 Aralık 2010 Pazar

bir günde...

Her gün deniz kenarındayım. Hiçbir yere gidemiyorum, gitmek de istemiyorum zaten. Buranın manzarası çok güzel. Denizin rengi, şekli her gün, her an değişiyor, her an yeni bir macera gibi... Üstünde gemiler yükleriyle salınırken insanlara bakınıyorum. Herkesin ne dertleri var, her gün nelere tanık oluyorum...

Geçen gün yaşlı bir çift geldi. Yılların yorgunluğu bacaklarında birikmiş, ağır adımlarla yürüdüler bana doğru. Sonra oturdular ve bir nefes çektiler, deeeeeeriin ve içten, denize bakarken. Adam kadının elini tuttu, sevgi parmak uçlarından kadının parmak uçlarına değdi ve hücrelerine işledi, aynı anda kadının kalbinin pırpırından çıkan esinti sevgiyi geri yansıttı, hiç konuşmadılar, sadece denize baktılar.

Onlar kalktıktan kısa bir süre sonra, bir kadın geldi, pusette bir bebekle birlikte. Bebeğe sevgi sözcükleri söyledi, aman da canım, aman da cicim...Sonra pusetin altındaki çantadan bir bebek maması çıkardı. Kadın kavanozu açtı, bebek mıkırdanmaya başladı. Kadın mamayı kaşıklarken, mıkırtı kedi miyavlamasına dönüştü. Kadın bebeğin ağzına mamayı sokmaya çalıştıkça, mama geri püskürtüldü. Kadın tekrar denedi ve bebek tekrar, kadın denemeye devam ettikçe siniri kalçalarından yayılmaya başlamıştı. Bebeğin mıkırtısı ağlamaya dönüştü, kadının sevgi sözcükleri ise sinir sözcüklerine ve kadın nefesini tuttu, ona öğretilmiş annelik prosedüründe bebeğe mamayı yedirmek vardı, bebekte ise henüz tam tanışılmamış dünyanın neden böyle olduğunun sorusu...Kadın en sonunda pes etti, ikisinin de yüzü kıpkırmızıydı giderken... Aaah dedim içimden, sevgi bu mu?

Bir süre boş kaldı manzara, ama sonra okul çıkışı saatinde bir çift geldi. Kız çok ürkek, kesik kesik nefes alıyordu, erkek ise her şeyi çok bilir havalarında. Cebinden çıkarttığı sigarayı kıza uzattı. Kız sigarayı ağzına koyduktan sonra, erkek öğrendiği centilmenlik harekatıyla sigarayı yaktı. Kız iki nefes çekti ve çocuğa geri verdi. İkisi aynı sigarayı paylaştılar, bir hayat gibi... Çocuk konuştu, kız kıkırdadı; kız kıkırdadı, çocuk güldü. Giderken ikisinin de nefesi sigara kokuyordu. İkisi de yaşadıklarını gerçek sevgi sanıyordu.

Burası yoğun bir yer, denizin kenarında balıkçılar her gün gelip buraya konuşlanıyorlar. Bazıları arkadaşlarıyla geliyor, bazıları burada arkadaş buluyor, ertesi gün için sözleşerek ayrılıyor akşamları, bazıları hiç konuşmuyor, sadece sigara içiyor, ama hepsi de sanki sadece burada nefes alabiliyormuş gibi davranıyor.

Ah bir de sevgili sendromundakiler var, ağlarken denizi seyredip hayallerini yıkıyorlar tekrar tekrar, bazen kağıttan kuleymiş gibi bir iç çekişte, bazen denizin tuzunda yaralarını yakmak ister gibi...İçlerindeki acı verdikleri nefeste yankılanıyor, her nefes sanki son solukları gibi çıkıyor, yarının yeni bir gün olacağını bilip hissetmeden kalkıp gidiveriyorlar. Bazen böyle görünmeyen cenaze törenleri oluyor işte burada, ne gömen farkında, ne de gömülen...

Her gün nelere tanık oluyorum, bazen mutluluk, bazen acı, keder, unutkanlık, yalnızlık, buluşma.. Her türden bahaneler var, burada oturmak için.

Ben her gün nasıl oluyor da bu kadar çok şeye tanık oluyorum diye merak ettiniz sanırım.

Ben bu parktaki denize en yakın olan bankım, sizi de beklerim bir gün. :-)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder