Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

4 Ocak 2011 Salı

ödevler...

İçimin şiştiğini hissediyorum. Bağırasım geliyor, bağıramıyorum. Nereleri yumruklasam diye bakıyorum, duvarlara acıyorum. Ne tür bir duygu bu, adı da yok sanki. Bulursam Nobel İsim Bulma Ödülü'nü alır mıyım, bilmiyorum.
Alt tarafı kızım ödev yapıyor. Evin ortasındaki yemek masasının yarısı kitaplar, defterler, kartonlarla kaplanmış, yerde silgi tozları... Ve benim sinirlerim havada...
Her akşam eve geldiğimde, ortalıkta aynı görüntü, kızım yemek masasında iki büklüm ders yapıyor, arada gaflete düşüp, bana bir şeyler soruyor. İşte o anda, içimde bir şeyler şişmeye başlıyor. Her seferinde derin bir nefes alıp, şimdi geçiyor, sakinim, sakinim diyorum, ama işe yaramıyor. Önce sakince cevap vermeye çalışıyorum, sonra bir bakıyorum, bağırmaya başlamışım. İstisnasız durumlar varsa, bu da onlardan biri...
Benim annem babam bana derslerimde hiç yardım etmedi, o zaman bilgisayar, internet de yoktu, özel ders, kurs, etüt modaları da yoktu. Ben yapardım, gidip soru da sormazdım. Bir şekilde biterdi ödevler, dersler, bir şekilde çalışırdım. Ama tabii o zaman şimdinin anlamsız proje ödevleri yoktu. Neye yarıyorsa bu projeler? Bir ara bir arkadaştan, çocuk ve ebeveynlerin bir arada zaman geçirmelerini sağlamak için verildiğini duymuştum. Aman Allahım, Türkiye'de son yüzyılın buluşu bu proje ödevleri, daha üstüne tanımıyorum. Benim çocuğumu görmek için zaten akşamları en fazla iki saatim var, bu saat içinde çocukla yemek yiyeceğim, çocuk ödevini yapacak, biraz dinlenecek, sohbet edeceğiz, sütünü içecek, dişlerini fırçalayacak, belki banyosunu yapacak, ama biz bu kadar saatte proje ödevi de yapacağız. Aaaa, haklısınız, haftasonu neye yarar, o zaman yapalım değil mi? Peki, ben ne zaman dinleneceğim?
Bilemiyorum, ben bu ödev konusu açılır açılmaz açılan delikten kaçmak istiyorum.
Bilinçaltı olayı var ya, sanırım bir yetersizlik söz konusu bende.Sanırım bu bilinçaltımda yetersizlik duygusu beni içeriden hançerleyip hücrelerimi şişiriyor, asıl suçlu bu.  Ben kontrol yapmayı, kontrolü takip babından hiç sevmem, sanırım bu konuda  beceremeyeceğim için çocuğumun ödevlerini de hiç kontrol etmiyorum. Bir iş arkadaşım, test yapmayan çocuğum için kaşlarını bir yukarı bir aşağı oynattıktan sonra hmmm, önce zaman ayarlayacaksın, soruları vereceksin, saat tutacaksın, sonra da yanlışlarını öğreteceksin dedi. Ben de içimden, görürsem söylerim dedim. Bana ne, yaparsa kendine, yapmazsa yine kendine... Bu sefer de , çocuğuna öncü olacaksın, onu yönlendireceksin diyen öcüler çıkıveriyor. Allahım, ne zor iş!
Offf, nerelere gideyim, avazım çıktığı kadar ben yetersizim işte ya, ne ödev yaptırabilirim ne de onun yerine ödevlerini yapabilirim, bu işten de nefret ediyorum diye şişlerim inene kadar bağırayım?
Ne bileyim, bilemedim yine...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder